YALANCI MAĞRURLAR BİZE YABANCI
- 29 Nisan 2015 Çarşamba
- Bu yazı 10779 kez okundu
Son 10 yıldır yanlış politikalar ve AB istiyor diye çıkarılan yasalar sonucu Türkiye batı’nın Ortadoğu’daki taşeronu haline geldi. Ve yeniden şekillendirilmeye çalışılan Ortadoğu İslam devletlerine örnek gösterilen ancak keşke gösterilmese dediğimiz AKP modeli bir Türkiye’miz var!..
Bizi biz yapan ve dimdik ayakta tutan aile kurumumuz çökertildi. Ahlak ve maneviyat yönünden buhranları yaşıyoruz. Geleceğimizin teminatı olması gereken genç nesillerimiz uyuşturuluyor. Tarım ve hayvancılığımız bitti bitiyor. Zam ve vergilerde ise dünya şampiyonluklarına koşuyoruz.
Ben bir Müslüman olarak, fikirlerinin çoğunu, inancını tasvip etmesem de, doğru söyleyenin sözüne doğru demek gerektiğine inanıyorum. Hem bu konuda Hz. Ali’nin (r.a) bir sözü de bu düşüncemi pekiştiriyor. Şöyle söylemiş Peygamber Efendimizin damadı olan o güzel ve yiğit insan; “Doğru söz nereden gelirse gelsin alınız. Söyleyene değil, söylenene bakınız.”
Aziz Nesin’in çok konuşulan bir sözü olmuştu hatırlarsanız. “Türk insanının çoğunluğu aptal!..” demişti… Şimdi, ülkemizin şu yakın zamandaki insanlarının anlayış kıtlığına, düşünce ve feraset fukaralığına bakınca Aziz Nesin’in sözlerini kulak arkası etmenin pekte mümkün olmadığını düşünüyorum.
Halbuki gerçek inanç ve imanın temsilcisi olan Müminlerin Kuran-ı Kerim’deki ikazlar çerçevesince, düşünce ve fikir zengini olması gerekmez mi? Ne diyor Rabbimiz bizlere?
“Düşünmez misiniz? Akletmez misiniz?”
Düşün bakalım ey millet!.. Sana, yoksulluğu bırak, açlık sınırının dahi altındaki asgari ücret ile hayatını sürdürmeni telkin eden, buna mecbur eden hükümet mensupları, danışmanları acaba günde bir asgari ücretlinin aylığı tutarındaki paraları harcarken seni hiç düşünüyorlar mı?
Asıl işim olan eğitmenlik dolayısıyla her ay yüzlerce yeni insanlarla temasa geçiyor ve bir kısmıyla tanışıp sohbetler ediyorum. Bunların arasında eğitim, gelir, inanış ve siyasi görüş olarak çok farklı insanlarda oluyor. Ama bu farklılıklara rağmen ortak olan bir şey var ki, oda ekonomik çöküş, gelir ve hukuk adaletsizliği konularındaki endişe. Geçim sıkıntısı en başı çekiyor. Daha düne kadar ev hanımı olan birçok kadınımızın ifadesi aynen şöyle; “10 sene öncesinde sadece eşimin maaşıyla geçinebiliyorduk. Şimdi bende çalıştığım halde ayın sonunu zor getiriyoruz.”
Bizzat devlet verileriyle ortadaki ÇOOKK BÜYÜK ve ÇOOKK GÜÇLÜ dedikleri Türkiye’mde manzara şu;
3 milyon insanımız aylık= 0 ile 270 TL arası bir paraya mahkum edilmiş.
4 milyon insanımız aylık= 270 ile 550 TL ye mahkum yaşıyor.
7 milyon insanımız aylık= 950 TL (yani asgari ücret) e mahkum.
1 milyon insanımız aylık= 950 ile 1500 TL arasında ücret alabiliyor.
Düşün bakalım ey millet!.. Açlık sınırı 1500 TL olan ülkemde 15 milyon insan açlık sınırının altında bir gelirle hayatını idameye çalışıyorken, beyefendiler çıkmış birde utanmadan kişi başına geliri 10 bin dolar’a çıkarttık diyorlar!.. Peki sen ne diyorsun. Önümüzdeki seçimde sen ne diyeceksin ey millet?
Yeni kurulan bakanlıkların sadece Ankara’daki hizmet binalarına ödenen kiralarının aylık tutarı 8 milyon TL. Senede vergileriyle 100 milyonu geçen bir fatura hepimizin sırtına yükleniyor. Ve bu durumun kaç senedir devam ettiğini de var sen hesapla…
“Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yedirtmeyiz.” diyenler kaz tüyü yastıklarında değil, o hakkına girdikleri yetimlerin tüylerinin üzerinde yattıklarını bir gün elbette anlayacaklar. Hesap gününü bir düşünseler!..
Yalancı Mağrurlar Bize Yabancı!..
Bize o kadar yabancı ki, bu yalancı mağrurlar, zam yapıyorlar adı zam değil fiyat uyarlaması oluyor. Ama bizim kesemizi, geçimimizi sağlayacak şekilde bir uyarlama yapmayı hiç düşünmüyorlar. Milleti rahatlamaya gelince size verecek paramız yok diyorlar, ama on milyarlar harcayıp kaçak saray dikebiliyorlar!..
Efendim hiç mi iyi bir şeyler yapmamışlarmış? Yapmaz olurlar mı hiç! Doğmamış torunlarımızı bile borçlandırmayı çok iyi becerirlerken, kendi torunlarının ise servetler içinde yaşamasını garanti ettiler. Ama arkadaş, o kadar yollar, köprüler, metrolar yaptılar ya!.. Hükümete geldiklerinde devraldıkları Türkiye’nin iç ve dış borcu olan 220 milyar TL’yi, 700 milyar TL’ye çıkararak hani argo tabirle “Bu kadarını dedemde yapardı” diyoruz bizde bunu bize söyleyenlere…
Şimdi muhalefet partileri vatandaşa seçim öncesinde değişik vaatlerde bulununca AKP hemen itiraz edip; “Peki bunu nasıl yapacaklar, nereden kaynak bulacaklar?” demeye başlıyor.
Yani diyor ki hükümet; yav arkadaş, elde avuçta satacak devlet kurumu kalmadı, Türkiye’yi o kadar borç batağına soktuk ki borç alacak yerde kalmadı. Nasıl olacak bu iş? Bak bu konuda doğru söylüyorlar işte. Sadece devletimiz değil vatandaşımızda borç batağında. 10 sene evvel vatandaşların kredi borçları toplamı 10 milyar TL iken şimdilerde 200 milyar TL’ye ulaşmış maalesef.
Sonuçta hem geçim sıkıntısı hem manevi boşluk ve bağımlılıklar yüzünden mahkemeler dolup taşıyor. Aileler dağılıyor. Cinnet ve intiharlar artıyor. Ve güzel ülkem Türkiye, AKP’nin yaptığı dünyanın en büyük Adliye sarayları ve yine en büyük Hapishanelere mahkum edilmiş durumda. Ve ne yazık ki bu koskoca Adliyelerin ve Hapishanelerin dahi yeterli olamadığı buhranları yaşar hale gelen canım TÜRKİYEM…
Milletimiz bu kez inşaAllah, Milli İttifak fırsatını iyi değerlendirip kendi kurtuluşuna giden yolu tayin edebilir. Şimdi değilse ne zaman? Ey millet düşün bakalım!..
Adil Düzen ve D8 ile izzet, refah ve şeref mi, yoksa AB ve Gömleksizler ile yokluk, sefalet ve yok oluş mu?
- Herkes doğrumu biz doğru isek? - 2 Eylül 2024 Pazartesi
- Sağlıklı Yaşam İpuçları - 9 Şubat 2024 Cuma
- Başarının en önemli formülü azim ve disiplindir - 19 Temmuz 2023 Çarşamba
- Öğütler - 24 Haziran 2023 Cumartesi
- Bioenerji Şifasının Amacı - 1 Mayıs 2023 Pazartesi
- Bioenerji nedir, nasıl faydalar sağlar? - 10 Şubat 2023 Cuma
- Negatifi Hayatınızdan Çıkarın - 4 Ocak 2023 Çarşamba
- Biyolojik alanımız ve şifa - 15 Aralık 2021 Çarşamba
- Bioenerji, Esma-ül Hüsna ve Dua - 3 Şubat 2020 Pazartesi
- Mayamız mı ekşidi? - 24 Aralık 2019 Salı
- Bioenerji ile şifalan - 6 Kasım 2018 Salı
- Vakit Değiştirme Vakti!.. - 22 Haziran 2018 Cuma
- Niyet hayır, akıbet hayır - 23 Mart 2018 Cuma
- Öldük, bittik demeden silkelenip kendimize gelelim! - 25 Ocak 2018 Perşembe
- Boş yere yaratılmadın!.. - 26 Eylül 2017 Salı
- Piknik notları ve İlkyardım - 2 Ağustos 2017 Çarşamba
- Aziz dostumun acı hayat tecrübesi - 8 Mart 2017 Çarşamba
- İŞTE ÇAY SİMİT HESABI, İŞTE EKONOMİMİZ!.. - 29 Kasım 2016 Salı
- Ne Günlere Kaldık - 21 Ekim 2016 Cuma
- İlkyardımcılara kim yardım edecek!.. - 8 Nisan 2016 Cuma
- Akıllı Adam Olmak! - 1 Mart 2016 Salı
- Nereye Gidiyoruz, Hani Kalkınma!.. - 16 Aralık 2015 Çarşamba
- Kim bu Fos Osmanlıcılar... - 28 Ekim 2015 Çarşamba
- KÖTÜ YÖNETİCİ VE DECCAL - 2 Eylül 2015 Çarşamba
- Müslümanların Helakı!.. - 14 Temmuz 2015 Salı
- Kimse yapamaz, Ak Parti yapar!.. - 22 Mayıs 2015 Cuma
- YALANCI MAĞRURLAR BİZE YABANCI - 29 Nisan 2015 Çarşamba
- Memleketi Mahveden Beceriksizler - 26 Mart 2015 Perşembe
- Kepazelik diz boyu, hangisini sayalım? - 27 Şubat 2015 Cuma
- İDEAL TOPLUM HAYAL Mİ? - 3 Ocak 2015 Cumartesi
- Dönüşen Dönüşsün, Sen Dönüşme!.. - 25 Kasım 2014 Salı
- Türkiye’nin ateşle dansı!.. - 25 Ekim 2014 Cumartesi
- Osmanlı geçinen, Aslından Kopuk Paçozlar - 17 Eylül 2014 Çarşamba
- Hayır, hayır yüz bin kere hayır!.. - 6 Ağustos 2014 Çarşamba
- İSLAM, SİYASET, YÖNETİM - 24 Haziran 2014 Salı
- Siyonizm-Türklere Karşı Yahudinin Pis Oyunları - 22 Mayıs 2014 Perşembe
- Bir Gençlik!.. - 11 Nisan 2014 Cuma
- OY’un BÜYÜK, İYİ AMA KİME OY VERELİM? - 24 Mart 2014 Pazartesi
- Ben Kimden Tarafım 2 - 28 Şubat 2014 Cuma
- 1997 ile 2014 arasında fark görebiliyor musunuz? - 29 Ocak 2014 Çarşamba
- CEMAAT, HÜKÜMET, MENFAAT - 30 Aralık 2013 Pazartesi
- YALAN YANLIŞ EĞİTİMİMİZ!.. - 26 Kasım 2013 Salı
- Kanlı Ellerin Kanlı Projesi: BOP - 30 Ekim 2013 Çarşamba
- Dünya Liderini Dinliyorum!.. - 21 Eylül 2013 Cumartesi
- Ah O Gemide Bende Olsaydım!.. - 13 Temmuz 2013 Cumartesi
- Tarlaya Neler Ektik?.. - 11 Mayıs 2013 Cumartesi
- Saptırıcı Liderler - 26 Mart 2013 Salı
- İslam’a dönen Müslümanlar - 20 Şubat 2013 Çarşamba
- Asgari Ücret ile Asgari 3 Çocuk mu? - 23 Ocak 2013 Çarşamba
- Politika Tesadüf Mü, Komplo Mu? - 26 Aralık 2012 Çarşamba
- AŞK ADAMI MI?.. KAÇIP FIRDÖNEN Mİ?.. - 19 Kasım 2012 Pazartesi
- KIYAMET NE ZAMAN? - 22 Ekim 2012 Pazartesi
- Sadıklarla olmak - 2 Ekim 2012 Salı
- Fitre ve Çay Simit Hesabı - 28 Ağustos 2012 Salı
- Canlı Müslüman İstiyoruz!.. - 24 Temmuz 2012 Salı
- Cinsi Bozuklar - 28 Haziran 2012 Perşembe
- Karakterli Müslüman!.. - 1 Haziran 2012 Cuma
- Aslından Koparılmış Protestanlar - 2 Mayıs 2012 Çarşamba
- Haktan Yana Olmak - 21 Mart 2012 Çarşamba
- Lider ve Sistem 2 - 24 Şubat 2012 Cuma
- LİDER ve SİSTEM - 4 Şubat 2012 Cumartesi
- KISSADAN HİSSE!.. - 11 Ocak 2012 Çarşamba
- Allah İçin Çalışmak!.. - 26 Aralık 2011 Pazartesi
- Cihad Ne Demek? - 10 Aralık 2011 Cumartesi
- Batı:Tek Dişi Kalmış Canavar!.. - 4 Kasım 2011 Cuma
- HAYIRLARA MOTOR, ŞERLERE FREN - 15 Ekim 2011 Cumartesi
- DEĞİŞİM : “Tekamül mü, Tahribat mı?” - 16 Eylül 2011 Cuma
- İnandığın Gibi Yaşa Türkiyem - 22 Ağustos 2011 Pazartesi
- BEN KİMDEN TARAFIM?..!.. - 25 Temmuz 2011 Pazartesi
- Bereket Dönemi "28 Haziran 1996 ile 2 Temmuz 1997" - 7 Temmuz 2011 Perşembe
- Ya Güdersin Ya Gidersin - 19 Haziran 2011 Pazar
- Seçim Sonuçları Ne Gösterdi? - 13 Haziran 2011 Pazartesi
- Seçime Doğru;"Arz-ı Mev’ud ve Horoz Dövüşü" - 10 Haziran 2011 Cuma
- Erbakan’ı Sevmek!.. Tavizi Sevmemek!.. - 6 Haziran 2011 Pazartesi
- Hedef 2023, İstanbul Ayasofya Maratonu - 1 Haziran 2011 Çarşamba
- Hayalüstü Hayaldi!.. Gerçek Oldu!.. - 25 Mayıs 2011 Çarşamba
- NE HALLERDEYİZ 2 - 19 Mayıs 2011 Perşembe
- 2.Abdülhamit, Erbakan ve Tekerrür - 11 Mayıs 2011 Çarşamba
- Hak ile Batılı karıştırmayalım 2 - 28 Nisan 2011 Perşembe
- DÜNYANIN EN BÜYÜK ADALET SARAYI - 8 Nisan 2011 Cuma
- Hak İle Batılı Karıştırmayalım - 26 Mart 2011 Cumartesi
- ORGANİK MAYAMIZ “İSLAM !..” - 17 Mart 2011 Perşembe
- DİYALOG VE TOPRAK SATIŞININ PERDE ARKASI - 6 Mart 2011 Pazar
- SUCUĞUNDA TADI KAÇTI!.. - 28 Şubat 2011 Pazartesi
- Ne Hallerdeyiz ? - 11 Şubat 2011 Cuma
- Ya AKP Olmasaydı !.. - 1 Şubat 2011 Salı