Saptırıcı Liderler
- 26 Mart 2013 Salı
- Bu yazı 13388 kez okundu
Allah’ın (c.c) bir vaadi var… Bir millet kendini (kendinde olanı) değiştirmedikçe onun başındakileri (yönetimini, yönetim sistemini) değiştirmez.
Yapılan yanlış icraatlara, ahlaksızlıklara, yalana, yanlışa karşı toplum olarak tepkisizleşmeye başladığımızda kıyametimizin yaklaştığını anlamamız gerekir. Vurdumduymaz bir toplumun yönetimden ve yöneticilerden şikayet etmesi de beklenemez.
“Kötülerin çoğaldıkça çoğalması. Yalancıların doğru kabul edilip, Doğruların yalancı sayılması. Hainlerin güvenilir, Güvenilir kimselerin hain sayılması çoğaldığında… Kıyameti bekleyiniz.” [Hadis-i Şerif]
Maalesef İslami yaşantımız her geçen gün flulaşmaya, grileşmeye doğru yol alıyor. Birçok değer yargımızı yitiriyoruz. Tepkisiz, şuursuz Müslümanların ahretteki karşılıklarının pek de hoş olmayacağını tahmin etmek için müneccim olmaya gerek yoktur zannımca…
Yakın tarihimizde Cuma Hutbeleri veren birileri vardı ki; dinimiz ve halifemize her şeyimiz feda olsun, bütün mücadelemiz yüce dinimiz ve halifemiz içindir diyerek bu milletten iltifat görmüşlerdi. Bu millet o uğurda canını, malını seve seve vermişti. Ama öyle bir zaman geldi bunları söyleyenler hem halifeliğe hem de dinimize hürmetsiz yaklaşımlar gerçekleştirdiler. Geçmişimizle bağlantımız olan dilimizi bir anda bıçak gibi kesip atan icraatlara imza attılar. Ama, cephelerde düşmana karşı şan ve şerefle mücadele vermiş olan bu milletten, başımızdakiler eliyle yapılan bu yanlış icraatlara karşı, yeterince ses yükselmedi…
Ve yine öyle saptırıcı liderler! de var ki; kurtuluşu, şeref ve medeniyeti sadece Avrupa’da görürler. Onlara yakınlaşmayı, onlarla dost olmayı marifet bilmişler ve Batı’ya sadakatlerini göstermek için birbirleriyle yarışa girmişlerdir.
Bir hadis-i şerifte Peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur.
“Kim ki, bir Müslüman’a verdiği ahdi bozarsa, Allah’ın (c.c) azabı, meleklerin laneti ve bütün halkın nefreti onun üzerine olsun. Onun ne farz nede nafile ibadeti kabul olunmaz. Herkim de kendi halkından ve efendilerinden başka bir kavmi veli ve efendi kabul ederse, bu kimse de Allah’ın (c.c) azabına, meleklerin lanetine, bütün insanların nefretine uğrasın. Bu şuursuz kimsenin ne tevbesi nede adaleti kabul olunmaz.” [Buhari]
Saptırıcı liderler, bir nevi, bulundukları zamanın Deccal!..leridir aslında. İslami kaynaklardan anladığımıza göre deccal insanları sözleriyle etkileyebilme yeteneğine sahiptir. Bununla birlikte bazı farklı şeytani güçleri de vardır. Deccal insanlara, iyi, doğru ve hak olanı kötü, yanlış ve batıl gibi gösterdiği gibi bunun tersi olarak da, kötü, çirkin, yanlış, batıl ve şeytani işleri ise, iyi, güzel, hak ve haktan şeyler gibi gösterecek ve imanı zayıf olanlar, şuursuzlar ve aklını birilerine kiraya vermiş, çoğunluğa uymuş koyunlar mesabesindeki Müslümanlar maalesef deccal’ın tuzağına düştüklerinin farkında bile olamayacaklardır. İyi ve hak yolda olduklarına öyle inanırlar ki, kendilerini ikaz eden, hakkı tavsiye edenlere düşmanca nazar ederler. Bu söylediklerimiz bugünlerimizi tasvir ediyor aslında. Şu an ahir zaman Müslümanları sabahtan akşama camidedir, 5 vakit namazını kaçırmaz belki ama batıl ve hayırsız icraat yapanları desteklemeye devam eder. Yada desteklediklerinin, Allah’ın (c.c) yasak kıldıklarının önünü açan icraatlarının olduğunu hatırlatanlara karşı sert çıkışlar yaptarlar. Günümüz Müslümanları Müslüman’dırlar ama henüz Mümin olamamışlardır. Çünkü yüce Allah (c.c), bizleri her hal ve hareketimizden hesaba çekecek ve Hakk’ın mı yoksa Batıl’ın taraftarlarımı olduğumuzun hesabını mutlaka soracaktır. Dünyalık ikbal ve mal hırsına kapılıp Allah’ın (c.c) hükümlerini çiğneyenlerle ve peşine takıldıkları Liderleri ile beraber haşr olacaklarını ve yaptıkları bütün namaz v.s. ibadetlerinin yüzlerine çarpılacağının farkına varıp gaflet uykusundan uyanmaları gerektiğini hatırlatmak istiyorum.
Bu Müslüman milletteki bir takım değişimleri, özünden sapmaları, dışarıdan birileriyle ve bir anda yapmaya çalışan şer güçler (Siyonistler ve Masonlar) en sonunda anladılar ki; biz istediklerimizi ancak bu milletten gibi görünen devşirme, dönme, mürtet ve münafıklar eliyle gerçekleştirebiliriz. Aksi halde başarılı olamayız dediler. Ve şeytani planlarının startını verdiler.
Önce bu iş için kullanacakları şahsı iyice araştırıp tespitini yapıyor ve işe başlıyorlar. Bu gibilerin bazısını kadın ile, bazısını makam ile bir kısmını da para ile kendi saflarına katmaktadırlar.
Diğer bir yöntem ise şudur. Şer güçler önlerinde bir engel olarak gördükleri cemaat, parti veya kuruluşlara o parti yada cemaate herkesten daha çok sadıkmış izlenimi veren adamlarını sokuşturmalarıdır. Bu tip hainler diğerlerinden daha hararetli konuşmalar yapar, herkesten önce ön saflarda yer alırlar. Onu görenlerde “Vay be, ne kadar sadık!.. Dava adamı işte böyle olur” demeye başlarlar. Ve artık o adamdan zarar geleceğine ihtimal bile vermezler.
Muhterem dostlar, biz, Müslüman Türk milleti olarak iyi niyetli ve insaflı olduğumuz için bu tür insanların yapmaya çalıştığı tahriplerin farkına varamıyoruz. En son anladığımızda ise maalesef çok geç kalıyoruz.
Tarihimize bir bakın ve düşmanlarımızın bu tür hainlik ve oyunlarla cephelerde yapamadıklarını nasıl kendi ellerimizle kendimize yaptırdıklarını ibretle temaşa edeceksiniz.
Bir hadis-i şerif ile yazıma son veriyor, hepinize hürmetler ediyorum.
“Ümmetim hakkında en çok korktuğum saptırıcı liderlerdir.”
- Herkes doğrumu biz doğru isek? - 2 Eylül 2024 Pazartesi
- Sağlıklı Yaşam İpuçları - 9 Şubat 2024 Cuma
- Başarının en önemli formülü azim ve disiplindir - 19 Temmuz 2023 Çarşamba
- Öğütler - 24 Haziran 2023 Cumartesi
- Bioenerji Şifasının Amacı - 1 Mayıs 2023 Pazartesi
- Bioenerji nedir, nasıl faydalar sağlar? - 10 Şubat 2023 Cuma
- Negatifi Hayatınızdan Çıkarın - 4 Ocak 2023 Çarşamba
- Biyolojik alanımız ve şifa - 15 Aralık 2021 Çarşamba
- Bioenerji, Esma-ül Hüsna ve Dua - 3 Şubat 2020 Pazartesi
- Mayamız mı ekşidi? - 24 Aralık 2019 Salı
- Bioenerji ile şifalan - 6 Kasım 2018 Salı
- Vakit Değiştirme Vakti!.. - 22 Haziran 2018 Cuma
- Niyet hayır, akıbet hayır - 23 Mart 2018 Cuma
- Öldük, bittik demeden silkelenip kendimize gelelim! - 25 Ocak 2018 Perşembe
- Boş yere yaratılmadın!.. - 26 Eylül 2017 Salı
- Piknik notları ve İlkyardım - 2 Ağustos 2017 Çarşamba
- Aziz dostumun acı hayat tecrübesi - 8 Mart 2017 Çarşamba
- İŞTE ÇAY SİMİT HESABI, İŞTE EKONOMİMİZ!.. - 29 Kasım 2016 Salı
- Ne Günlere Kaldık - 21 Ekim 2016 Cuma
- İlkyardımcılara kim yardım edecek!.. - 8 Nisan 2016 Cuma
- Akıllı Adam Olmak! - 1 Mart 2016 Salı
- Nereye Gidiyoruz, Hani Kalkınma!.. - 16 Aralık 2015 Çarşamba
- Kim bu Fos Osmanlıcılar... - 28 Ekim 2015 Çarşamba
- KÖTÜ YÖNETİCİ VE DECCAL - 2 Eylül 2015 Çarşamba
- Müslümanların Helakı!.. - 14 Temmuz 2015 Salı
- Kimse yapamaz, Ak Parti yapar!.. - 22 Mayıs 2015 Cuma
- YALANCI MAĞRURLAR BİZE YABANCI - 29 Nisan 2015 Çarşamba
- Memleketi Mahveden Beceriksizler - 26 Mart 2015 Perşembe
- Kepazelik diz boyu, hangisini sayalım? - 27 Şubat 2015 Cuma
- İDEAL TOPLUM HAYAL Mİ? - 3 Ocak 2015 Cumartesi
- Dönüşen Dönüşsün, Sen Dönüşme!.. - 25 Kasım 2014 Salı
- Türkiye’nin ateşle dansı!.. - 25 Ekim 2014 Cumartesi
- Osmanlı geçinen, Aslından Kopuk Paçozlar - 17 Eylül 2014 Çarşamba
- Hayır, hayır yüz bin kere hayır!.. - 6 Ağustos 2014 Çarşamba
- İSLAM, SİYASET, YÖNETİM - 24 Haziran 2014 Salı
- Siyonizm-Türklere Karşı Yahudinin Pis Oyunları - 22 Mayıs 2014 Perşembe
- Bir Gençlik!.. - 11 Nisan 2014 Cuma
- OY’un BÜYÜK, İYİ AMA KİME OY VERELİM? - 24 Mart 2014 Pazartesi
- Ben Kimden Tarafım 2 - 28 Şubat 2014 Cuma
- 1997 ile 2014 arasında fark görebiliyor musunuz? - 29 Ocak 2014 Çarşamba
- CEMAAT, HÜKÜMET, MENFAAT - 30 Aralık 2013 Pazartesi
- YALAN YANLIŞ EĞİTİMİMİZ!.. - 26 Kasım 2013 Salı
- Kanlı Ellerin Kanlı Projesi: BOP - 30 Ekim 2013 Çarşamba
- Dünya Liderini Dinliyorum!.. - 21 Eylül 2013 Cumartesi
- Ah O Gemide Bende Olsaydım!.. - 13 Temmuz 2013 Cumartesi
- Tarlaya Neler Ektik?.. - 11 Mayıs 2013 Cumartesi
- Saptırıcı Liderler - 26 Mart 2013 Salı
- İslam’a dönen Müslümanlar - 20 Şubat 2013 Çarşamba
- Asgari Ücret ile Asgari 3 Çocuk mu? - 23 Ocak 2013 Çarşamba
- Politika Tesadüf Mü, Komplo Mu? - 26 Aralık 2012 Çarşamba
- AŞK ADAMI MI?.. KAÇIP FIRDÖNEN Mİ?.. - 19 Kasım 2012 Pazartesi
- KIYAMET NE ZAMAN? - 22 Ekim 2012 Pazartesi
- Sadıklarla olmak - 2 Ekim 2012 Salı
- Fitre ve Çay Simit Hesabı - 28 Ağustos 2012 Salı
- Canlı Müslüman İstiyoruz!.. - 24 Temmuz 2012 Salı
- Cinsi Bozuklar - 28 Haziran 2012 Perşembe
- Karakterli Müslüman!.. - 1 Haziran 2012 Cuma
- Aslından Koparılmış Protestanlar - 2 Mayıs 2012 Çarşamba
- Haktan Yana Olmak - 21 Mart 2012 Çarşamba
- Lider ve Sistem 2 - 24 Şubat 2012 Cuma
- LİDER ve SİSTEM - 4 Şubat 2012 Cumartesi
- KISSADAN HİSSE!.. - 11 Ocak 2012 Çarşamba
- Allah İçin Çalışmak!.. - 26 Aralık 2011 Pazartesi
- Cihad Ne Demek? - 10 Aralık 2011 Cumartesi
- Batı:Tek Dişi Kalmış Canavar!.. - 4 Kasım 2011 Cuma
- HAYIRLARA MOTOR, ŞERLERE FREN - 15 Ekim 2011 Cumartesi
- DEĞİŞİM : “Tekamül mü, Tahribat mı?” - 16 Eylül 2011 Cuma
- İnandığın Gibi Yaşa Türkiyem - 22 Ağustos 2011 Pazartesi
- BEN KİMDEN TARAFIM?..!.. - 25 Temmuz 2011 Pazartesi
- Bereket Dönemi "28 Haziran 1996 ile 2 Temmuz 1997" - 7 Temmuz 2011 Perşembe
- Ya Güdersin Ya Gidersin - 19 Haziran 2011 Pazar
- Seçim Sonuçları Ne Gösterdi? - 13 Haziran 2011 Pazartesi
- Seçime Doğru;"Arz-ı Mev’ud ve Horoz Dövüşü" - 10 Haziran 2011 Cuma
- Erbakan’ı Sevmek!.. Tavizi Sevmemek!.. - 6 Haziran 2011 Pazartesi
- Hedef 2023, İstanbul Ayasofya Maratonu - 1 Haziran 2011 Çarşamba
- Hayalüstü Hayaldi!.. Gerçek Oldu!.. - 25 Mayıs 2011 Çarşamba
- NE HALLERDEYİZ 2 - 19 Mayıs 2011 Perşembe
- 2.Abdülhamit, Erbakan ve Tekerrür - 11 Mayıs 2011 Çarşamba
- Hak ile Batılı karıştırmayalım 2 - 28 Nisan 2011 Perşembe
- DÜNYANIN EN BÜYÜK ADALET SARAYI - 8 Nisan 2011 Cuma
- Hak İle Batılı Karıştırmayalım - 26 Mart 2011 Cumartesi
- ORGANİK MAYAMIZ “İSLAM !..” - 17 Mart 2011 Perşembe
- DİYALOG VE TOPRAK SATIŞININ PERDE ARKASI - 6 Mart 2011 Pazar
- SUCUĞUNDA TADI KAÇTI!.. - 28 Şubat 2011 Pazartesi
- Ne Hallerdeyiz ? - 11 Şubat 2011 Cuma
- Ya AKP Olmasaydı !.. - 1 Şubat 2011 Salı