The Other
- 10 Mart 2009 Salı
- Bu yazı 14853 kez okundu
Seçim arifesinde olduğumuz şu günlerde özellikle konuşulanları ve dile getirilenleri görünce ilk aklıma gelen şey “The Other” kavramı oldu… Yani diğerleri… İnsanlar nedense kendileri dışında kalanları direk olarak diğerleri olarak nitelendirmekte ve kendilerini bir şekilde onların üstünde gören söylemlerle düşüncelerini ifade etme çabası göstermekteler.
Seçim öncesi ve seçim sonrası kendi düşüncesindeki insanları küçümseyen bir yaklaşım içine girebilmekteler. Kendileri gibi düşünmeyenleri diğeri olarak nitelendiren bu kişiler her nasılsa kendilerini diğerlerinden üstün görmekte ve diğerlerini saflık, cahillik ve hatta daha ileri giderek aptallıkla bile suçlayan söylemlerle kendilerinin üstünlüğünü sözel anlamda ifade etme çabasındalar. Ki bunun örneğini bir dönem NTV programında yer alan sarışın bir mankende “Benim oyum dağdaki çobanla, nasıl eşit olur” diyerek dile getirmeye bile çekinmemişti.
Oysa demokratik toplumlarda ve bizim rejimimizde yönetilen hiçbir ülkede bir vatandaşın diğerinin üzerinde bir üstünlük iddia edebilmesi gibi bir lüksü bulunmamaktadır. Her türlü süreçte tüm vatandaşlar eşittir. Eşit haklar, eşit görevlere sahiptirler.
Elbette hayatta herkesin bir duruşu ve durduğu noktadan gördüğü bir dünyası vardır. Durduğu nokta neresi ise de hayatı öyle algılayıp yorumlaması da normal olandır. Ancak siz, sizinle aynı görüşe inanmayan insanları baskı ile kendiniz gibi düşünmeye zorlama hakkına sahip değilsinizdir. Hele hele söylem anlamında sizin gibi düşünmeyenleri cehaletle, saflıkla ya da kendini satmakla da itham edemezsiniz… Bu düpedüz söylem bazında da olsa bu insanlar üstünde baskı kurma çabasının tipik bir göstergesidir.
Bunu kısaca örneklemek gerekirse, kendi kültürüne sahip olan, gelenek ve göreneklerini korumaya mevcut ihtiyaç hiyerarşisinde belli bir doyuma ulaşma şansı bulamayan bireylerden sosyal ve kültürel aktiviteler anlamında daha üst düzey bir durumda olan biriyle aynı beklentileri hedeflemesini bekleyemezsiniz!
Kaldı ki insanların beceri, kabiliyet, zeka gibi bireysel özellikleri farklı olabildiği gibi hobi, kültürel aktivite ve zevk aldığı konularda da farklılıkları olduğu bir gerçektir. Bir birey kitap okumayı tercih ederken, diğer bir birey bahçeyle uğraşmayı ya da bir diğeri futboldan aynı hazzı almayı seviyor olabilir. Tüm bunları yargılama ve insanları buna göre nitelendirmede elbette ki kimsenin haddine değildir.
Mesela birileri için hiç bir şey ifade etmeyen futbol bir çokları için çok fazlasını ifade edebilmektedir. Ya da şuan ki demografik yapımızda daha az bir kesimin ilgilendiği opera gibi bizlerle çok kültürel anlamda da ilgisi olmayan bir sanat dalından hoşlanıyorsa diğerlerinin de hoşlanmama gibi bir özgürlüğü söz konusudur…
Yani sizler operayı çağdaşlık simgesi olarak görürken diğerleri kültürel bir faaliyetten çok ekonomik ve bilimsel bir çalışmanın çağdaşlık düzeyini ifade ettiğini de düşünebilirler.
Tüm bu durumlarda sizlerin sizin gibi düşünmeyenleri küçük görme gibi bir lüksünüz olabilir mi… Özellikle de hakaret düzeyinde bunu ifade etme gibi bir ayrıcalığınız… Yani toplumumuzu düzenleyen ahlaki kuralların yanında yazılı olan kurallarda yani hukuk kurallarımızda her hangi bir vatandaşımıza böyle bir üstünlük verilmiştir de kimsenin haberi mi yoktur?
Diğer insanlarında sizler gibi bir birey olduğunu ve hayata sizin baktığınız yerden bakmadıkları için farklı düşünüyor olabileceği gerçeğini göz ardı etmeyin. Sizlerin kendinizi, oylarınızı satmayacağı gibi emin olun kimsede kendini ve düşüncelerini satmak gibi bir niyeti yoktur… Sizinle aynı düşünceleri benimsemiyorlar ve sizinle aynı doğrultu da oy kullanmayacaklarsa bu o insanların cahil ya da saf olduğunu da göstermez. Gösterdiği şey çok açıktır. Hayata baktığı nokta!
Mesela size bir örnek daha vereyim. Vişne evleri gibi güzel bir yerde oturan ve kentin her türlü olumsuzluklarından birebir uzak duran birinin çok uç noktada oturan ve her gün işine gitmek için bata çıka çamurlardan, birikmiş sularla dolmuş sokaklardan geçen birini anlamasını bekleyebilir misiniz? Evinde sıcacık ısıtıcısı yanan ve soğuk denen kavramla sadece dışarı çıktığı süre içinde muhatap olan birinin soğuk bir evde uyuma gibi bir gerçeği hiç aklına getirebileceğine inanıyor musunuz?
Atasözünde derler ya “Tok açın halinden anlamaz” diye… İşte bunun gibi bir çok kişi bir başkasının yaşadıklarını anlayamaz kolay kolay.
Nasrettin hoca bir gün damda (çatıda) tamirat yaparken kayar ve düşer aşağıya. Etraftakiler koşuştururlar “Aman derler hocaya bir doktor!” Hoca ise yerden zorla doğrulur. “Bana doktor değil, damdan düşen birini bulun. Beni ancak o anlar!”
Onun için lütfen insanları ve düşünce anlamındaki değerlendirmelerini değerlendirken biraz daha empati kurmaya çalışın. İnsanları olmadık şeylerle küçümseyip, aşağılayarak onların fikirlerini değiştirebileceğiniz gibi bir safsataya da kanmayın…
Elbette şu bir gerçektir. İnsan kendisi ne ise hayatı ve diğer insanları da öyle algılayacak ve yorumlayacaktır. Varoluş felsefesinde de şöyle söylenir “Diğer bir insanın varlığı ancak benim varlığımı kanıtlar. Onun bakışlarında kendi bakışlarımı, gözlerimde kendi gözlerimi bulurum” Yani ben kim olduğumu başkalarına baktığım zaman ifade edebilirim, başkalarını nasıl tasvir ediyorsam aslında bende tıpatıp oyumdur denmektedir…
Özellikle haberlerdeki yorum yazanların karşılıklı olarak birbirlerine itham ettikleri bu konular sonucunda belki birilerinin az da olsa dikkati çekebilirim diye bunları yazıyorum. Belki birbirimize biraz daha ılımlı bakmayı öğrenebiliriz! Demokratik bir süreç içine girdiğimiz bu günlerde demokratik anlamda gerçekleşmesi gereken bu seçimi böyle daha güzel yaşayarak çok yine sonuçlarından sonrada aynı süreci devam ettirebiliriz.
"The Other" denen şeyin sizin dışınızdakiler olmadığını da kabul etmeniz gerekiyor. Siz Other olarak tanımladığınız insanları tanımlarken kendinizden yola çıkıyorsunuz. Bunu asla unutmayın. Other üzerine yüklediğiniz bir çok sıfat aslında sizin sahip olduğunuz sıfatlar...
Sadece biraz empati. Herkes kendisi ve hayattaki bulunduğu nokta neyse hayatı öyle algılacaktır ve ona göre hareket edecektir. Sizde olduğunuz noktadan bakarken farklı noklar olduğunu asla göz ardı etmeyin.
Sonuçta herkesin hedefinde en azından söylemde vaat ettikleri konular aynıdır. Bahsettiğimiz kişilerde tıpkı bizler gibi bu vatanın evladı, bu devletin vatandaşıdır. Bizlerin birbirinden başka gidecekleri kapısı, yaslanacak bir omzu bir başkası asla olmayacaktır...
Güzel bir seçim süreci yaşanmasını ve sandıklardan çıkan sonuçların hepimiz için hayırlı olmasını diliyorum...
- Köylünün Silosunu otel yapanlar kamusal çıkardan bahsediyor - 26 Nisan 2024 Cuma
- Son düzlükte değişim ile statükocular başa baş gidiyor - 27 Mart 2024 Çarşamba
- Belediyenin sadece kentsel dönüşüm değil, yol konusunda da karnesi kırık - 18 Mart 2024 Pazartesi
- Anketler o kadar mı kötü? Artık neden medet umacaklarını şaşırdılar - 13 Mart 2024 Çarşamba
- Neden Ünlüce olmamalı? - 13 Şubat 2024 Salı
- TOKİ’ye köstek olanlar TOKİ mağdurlarına destek oluyorlar - 5 Şubat 2024 Pazartesi
- Büyükerşen, 25 yılda 26 sözü tamamlayamadan başkanlığı bırakıyor - 12 Ocak 2024 Cuma
- Madem efsanesin, bağımsız aday ol da namın yürüsün bari!.. - 25 Aralık 2023 Pazartesi
- Ne yapacaktı Büyükerşen’e, herkesin içinde git mi diyecekti? - 17 Aralık 2023 Pazar
- Algı operasyonları anketlerle yeniden başladı - 1 Kasım 2023 Çarşamba
- 185 bin nüfuslu Linz’in tramvaylarıyla buraya kadar - 24 Ekim 2023 Salı
- Erşen değil, Engelşen (miş) - 2 Eylül 2023 Cumartesi
- Büyükerşen’in en zor seçimi olsa gerek! - 22 Ağustos 2023 Salı
- Çavuşoğlu Ak Parti’nin Büyükşehir Adayı mı? - 18 Ağustos 2023 Cuma
- Adam gibi davransaydınız da size oy verseydik!.. - 13 Ağustos 2023 Pazar
- Yerel seçimlere doğru Eskişehir’in hali.. - 8 Ağustos 2023 Salı
- Asrın seçiminde kazanan Türkiye Yüzyılı oldu - 29 Mayıs 2023 Pazartesi
- Ankara’nın Melih’i Var da Eskişehir’in Neden Olmasın - 31 Mart 2023 Cuma
- Yine aklımızla da hafızamızla da alay mı ediyorsunuz? - 26 Ocak 2023 Perşembe
- Açıklıyorum! Ben de Başkanlığa Adayım 26 Söz Veriyorum!... - 8 Eylül 2022 Perşembe
- Kendileri Kaçak Yapmaya Alışkın Olunca HER İNŞAATI KAÇAK SANIYORLAR - 4 Ağustos 2022 Perşembe
- 15 Temmuz’da Postallardan Medet Umanlara Karşı Meydandaydık - 15 Temmuz 2022 Cuma
- Eskişehir Basının Festival Sarmalı - 22 Haziran 2022 Çarşamba
- Yoga Bahane, Algı Şahane - 31 Mayıs 2022 Salı
- Yerel Medyanın Anketle İmtihanı! - 20 Mayıs 2022 Cuma
- Türktelekom’lu olmayan pişman, olan bin pişman! - 16 Nisan 2022 Cumartesi
- Bu da Nereden Çıktı! Kanalizasyon Katılım Payı İSTEDİLER - 12 Kasım 2021 Cuma
- Hamamyolu Sizin Dipsiz Kuyunuz mu? - 26 Eylül 2021 Pazar
- Karşı Olduğumuz Şey Tramvay değil, DRAMVAY - 29 Ağustos 2021 Pazar
- Kimliğinden Koparılmış Kentle TURİZM BURAYA KADAR! - 17 Ağustos 2021 Salı
- Emre Kınay’ın Sözleri ve YEREL YÖNETİM GERÇEĞİ - 4 Ağustos 2021 Çarşamba
- Bizim de İhtiyacımız Olan Böyle Projeler! - 22 Haziran 2021 Salı
- Reis Öder! - 27 Nisan 2021 Salı
- Kaskı Kafasına Takmayanın Maskesini Doğru Takmasını BEKLEME - 19 Nisan 2021 Pazartesi
- Gaziray ve Hatırlattığı Geçmiş: 8 Milyonluk FARK - 17 Mart 2021 Çarşamba
- “Yaptım ama Sor Bir Niye Yaptım” - 5 Mart 2021 Cuma
- Doktor Bu Ne? Şebeke Suyu Çay ve Yemek Yapmaya Müsait Değil mi? - 7 Şubat 2021 Pazar
- Peki Şimdi Tepebaşı Bölgesindeki Tüm Tarlalarda PREFABRİKLER Yükselirse! - 14 Ocak 2021 Perşembe
- Yol Muamması: Çevreyolu İhtiyaç mı Yoksa Sadece Hedef Şaşırtmaca mı? - 22 Aralık 2020 Salı
- Kart Akıllı Ama Uygulama İLKEL: Neden İnternetten Yükleme Yapılamıyor - 9 Nisan 2020 Perşembe
- Boş Binalar Ne Olacak ONU DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ? - 2 Nisan 2020 Perşembe
- Tülomsaş mı? 10 Santimetre Ne Kadar Önemliymiş Bir Kez Daha Düşünün.. - 6 Mart 2020 Cuma
- Canımızı Acıttın BÜYÜKŞEHİR - 4 Ekim 2019 Cuma
- Yerel İsrafa DUR DEMEYECEK MİSİNİZ? - 7 Mayıs 2019 Salı
- Asfalt Parası Yasal Zorunluluksa, KANUNLARI MI ÇİĞNİYORSUNUZ? - 17 Şubat 2019 Pazar
- Devlet Vatandaşına Tuzak Kurmaz! - 7 Ekim 2018 Pazar
- Ağustos Böceği ve Sigortası Atan Karınca MASALI - 1 Ağustos 2018 Çarşamba
- Bu Sorunun YANITI VAR MI? Asfalt Parası Alınmasın da Diyen Aynı Kişilerdi - 15 Aralık 2017 Cuma
- Bayramsa Bayramınız Mübarek Olsun (!) - 30 Ağustos 2017 Çarşamba
- Böyle Projeler Belediye Başkanlarında YOK - 22 Ağustos 2017 Salı
- Masanın Adı Beyaz da, Mavi de, Halk Da Olsa İCRAAT AYNI - 11 Ekim 2016 Salı
- Pimaşla GİDER, Ancak Bir Yere Kadar GİDER - 30 Temmuz 2016 Cumartesi
- Eskişehir’li Fikrinin Sorulmasına Alışkın Değil ki!.. - 21 Nisan 2016 Perşembe
- ETO: E(tine) T(üyüne) O(rtak mı) - 26 Ocak 2016 Salı
- Toplu Ulaşımdan Kaçan TRAFİKLE BOĞUŞUYOR - 13 Ocak 2016 Çarşamba
- 3. Üniversite Basiretsizliği: Herşey Kabak Hayaline Takıldı - 14 Ekim 2015 Çarşamba
- Sosyalmedyafobik Belediye Odunpazarı - 1 Temmuz 2015 Çarşamba
- KİMLİĞİNDEN KOPARILMIŞ ŞEHİR - 16 Nisan 2015 Perşembe
- Gelişmişlik Neden Rakamlara Yansımıyor - 7 Şubat 2015 Cumartesi
- İnanmazsanız Başaramazsınız! - 3 Ocak 2015 Cumartesi
- Yama Kültürü Sınırlarımızı Aştı - 14 Kasım 2014 Cuma
- Eskiye Rağbet Olsa, Bayata Nur Yağardı! - 14 Eylül 2014 Pazar
- Katılma Payı Muamması! - 4 Eylül 2014 Perşembe
- Belediyecilikte de Tekelleşme Olur mu? - 1 Ağustos 2014 Cuma
- Bu işler böyle biter mi? - 11 Ocak 2014 Cumartesi
- Komik şehir “Eskişehir” - 2 Ocak 2014 Perşembe
- Çevre Yolu Komedyası!.. - 19 Kasım 2013 Salı
- Şehir Trafiği SOS veriyor, Suçlusu Aranıyor - 14 Kasım 2013 Perşembe
- Selçuklu Vurgusu Yanlış mış? - 28 Ekim 2013 Pazartesi
- Bankaların telefon oyununa dikkat! - 14 Ekim 2013 Pazartesi
- Bu nasıl iş böyle! - 2 Ekim 2013 Çarşamba
- “Ben yaptım oldu” Mantığına İsyan - 18 Eylül 2013 Çarşamba
- Ayhan Kavas’ın “Müjde” Rahatsızlığı - 1 Ağustos 2013 Perşembe
- #konuşuptaRiskeGirmeyin - 15 Mayıs 2013 Çarşamba
- Avrupa Masalı Buraya Kadar mıydı? - 7 Nisan 2013 Pazar
- Eskişehirliye Eskişehir Haram mı? - 30 Mayıs 2012 Çarşamba
- Eski Sistem Kaka; Yeni Sistem Harika - 7 Aralık 2011 Çarşamba
- Eski’den yine garip açıklamalar - 12 Ağustos 2011 Cuma
- Çevre Yolu Hız Muamması - 25 Temmuz 2011 Pazartesi
- Kazanan Belli de, Kaybeden Kim? - 14 Haziran 2011 Salı
- Tivibu Aboneliğine Evet Demeden Önce Düşünün - 17 Mayıs 2011 Salı
- Bir varmış, bir yokmuş - 6 Kasım 2010 Cumartesi
- Yazımız Ses Getirdi! - 17 Temmuz 2010 Cumartesi
- Geri Dönüşüm Kutuları Mikrop Saçıyor - 3 Temmuz 2010 Cumartesi
- Hangisi Karınca? - 12 Şubat 2010 Cuma
- Güçlü Türkiye Önce Olmasın! - 30 Ağustos 2009 Pazar
- Sus Payı mı? - 20 Ağustos 2009 Perşembe
- YİTİRİLMİŞ(!) HAYATLAR - 2 Haziran 2009 Salı
- Seçimlerin Ardından... - 30 Mart 2009 Pazartesi
- Burası Senin Yerin!.. - 24 Mart 2009 Salı
- The Other - 10 Mart 2009 Salı
- Asfaltlara da Avrupa Standardı! - 15 Ocak 2009 Perşembe
- Eskişehir Sizsiniz!.. - 25 Aralık 2008 Perşembe
- Vatmanlar Biraz Dikkat! - 12 Kasım 2008 Çarşamba
- İsimleri Tartışıyoruz - 11 Eylül 2008 Perşembe
- Neyi Paylaşamıyorsunuz ki? - 5 Eylül 2008 Cuma
- Süperlig’de İlk Maçın Ardından - 24 Ağustos 2008 Pazar
- Süperlige Doğru ESES’te Neler Oluyor? - 20 Ağustos 2008 Çarşamba
- Halkın ekmeği ile oynamayın artık - 9 Temmuz 2008 Çarşamba
- Mucizeler Ülkesi - 27 Mayıs 2008 Salı
- Market Alışverişlerinde Dikkat! - 22 Nisan 2008 Salı
- Tesadüf mü? - 4 Mart 2008 Salı
- Özgürlük Kavgası - 15 Şubat 2008 Cuma
- Herkes Mutsuz! - 4 Şubat 2008 Pazartesi
- Bizim için önemlisiniz, sigara içmemelisiniz! - 22 Ocak 2008 Salı
- İki yüzlülük mü? - 19 Ocak 2008 Cumartesi
- Ne sıkıntılar çektik? - 17 Ocak 2008 Perşembe
- Fikir ve Emek Hırsızlığı - 10 Ocak 2008 Perşembe
- KDV İndirimi ve Uygulamalar - 2 Ocak 2008 Çarşamba
- Mithat Körler Ve Biz Eskişehirliyiz - 16 Aralık 2007 Pazar
- Hakemler Bize Karşı mı? - 22 Ekim 2007 Pazartesi
- Kalemşörler - 19 Ağustos 2007 Pazar
- Şehrin ruhu! - 2 Ağustos 2007 Perşembe
- Kurallara Uymazsan Buna Benzersin - 24 Temmuz 2007 Salı
- Demokrasi kazandı - 23 Temmuz 2007 Pazartesi
- Ticaret Odası Kimi Kandırıyor? - 20 Temmuz 2007 Cuma
- Dokunulmazlar! - 13 Temmuz 2007 Cuma
- Bağımsız Adaylık! - 9 Temmuz 2007 Pazartesi
- Allah’tan İstanbulu Yönetmiyorsunuz! - 6 Temmuz 2007 Cuma
- Bu ne perhiz! - 5 Temmuz 2007 Perşembe
- Değişim başladı - 1 Temmuz 2007 Pazar
- Eskişehir’e Eskişehirli Olmayan Adaylar - 5 Haziran 2007 Salı