KALP, YÜREK, GÖNÜL…

Kalp;

Etten, kandan ve candan diye tarif edilir.

Kırılıyor derler, o yüzden de görünmeyen kemikten.

Kemikten değilse neden kırılsın!

Neden kalbimi kırdın denilsin?

Kalp sadece kan pompalıyor derler bide!

Geçiniz efendim…

.

Yürek;

Peki ya Yürek nedir?

Kalbin sevgiye bürünmesi mi?

Cesaretin diğer adı mıdır yoksa?

Ya yoksa!

Yoksa kalbin dehliz kuyularında mı aranmalı yürek!

Bulmak için derunlara mı inmek gerek!

İçteyse demek,

Çıkılmıyor içinden…

.

Gönül;

Peki ya gönül nedir?

Gönlün dağlarından bahseder Neş’et usta.

Gönül dağı yağmur yağmur boran olunca der…

Dağlardan oluşan gönül, hangi kaba sığar ki azizim!

Kalp kabına dar mı gelir?

Ya yüreğe sığar mı dersin?

Peki ya göğüs kafesine!

Sığmaz insan içine /bazen.

Bazen dar gelir üç günlük yalan dünya

.

‘Kalp, yürek, gönül’ derken ciğeri dağlamayalım der güvence,

Parçalamayalım, kurcalamayalım, bırakalım öylece…

‘Sevda sırrınan olur’ demiş ya Neş’et üstad.

Akıl sır ermiyor işte gönül işine,

Bu işin sırrına varanı /can-ı gönülden tebrik edelim