Niyet hayır, akıbet hayır
- 23 Mart 2018 Cuma
- Bu yazı 13069 kez okundu
Herkesin bir görevi var şu fani dünyada. Hepimiz bir gayeye ulaşmak için çabalıyoruz. Niyetlerimiz de çok önemli elbette. Büyüklerin dediği gibi “Niyet hayır, akıbet hayır”
Önce kendimize şunu sormalıyız. Niyetlerimiz hayır mı? Niyetlerimizi bir gözden geçirelim mi ne dersiniz?
Dünya evine girerken mesela, Bir insanı severken, Bir ticaret yaparken, Bir hizmet için koştururken,
Bir dostluğu sürdürürken, Bir evlat yetiştirirken, Bir öğrenciyi eğitirken.
Niyetimiz nasıl? Niyetimiz halis mi?
Sevgi, sevgili, yar, yarim, sevdalım ne hoş ve ne kıymetli sözcükler. Ama şimdilerde haybeye söylenip harcanıveren kelimeler haline geliverdi. Bir insanı niçin severiz, bir aile kurmak ne ifade etmeli bize? Zenginlik mi? Yada güzellik!.. Soyu, sopu için mi yoksa? Nedir niyetin?
İşimizde, ticaretimizde ya da bir hizmet esnasında niyetimiz, insanlara iyiyi, güzeli, faydalıyı sunabilmek olmalı. Hilesiz, hurdasız, tertemiz, şaibesiz olmak en önemli düstur olmalı bize. Dostluğumuz, komşuluğumuz karşılıklı saygı, muhabbet ve ahlaki erdemler çerçevesinde sürmeli. En ufak bir tökezlemede ilk darbe bizden gelmemeli. Niyetimiz temiz olmalı. Dostumuz, komşumuz bizden emin olmalı. Emaneti yüklenmek ne büyük bir nimet.
Evlatlarımızda bizlere birer emanettir. Rabbimizin emaneti evlatlarımızı yetiştirmekteki niyetimiz her şeyden daha önemli aslında. Bu büyük sorumluluğun hakkını vermeliyiz. Yaşadığımız topluma, edebi, namusu ve bilgisiyle örnek bir insan mı sunacağız yoksa yaşantısıyla insanlara bakkınlık ve eziyet veren hayvandan da aşağı seviyede ne idüğü belirsiz bir mahluk mu salıvereceğiz?
Ne yazık ki sosyal hayatta bu garip mahlukları epeyce görmeye başladık. Kimisi batılılaşma, kimisi özgürlük safsatalarıyla yok olup giden gençliğimize ne kadar ağlasak azdır. Bu milletin, edep, haya, saygı, muhabbet ve iman ile yoğrulmuş mayasına ne kattılar da bu millet bu kadar yozlaştı. Artık ebeveynler çocuklarına şunları söylemeyi tercih ediyorlar. “Aman çocuğum kendini ezdirme. Menfaatin neyi gerektiriyorsa onu yap. Yeter ki sen üzülme. Sana bir şey olmasın, başkasının canı çıksın, kimseye acıma!..”
Bakın hayatının çoğunluğunda kendisi gibi arsız, namussuz tiplerin altında ezildikten sonra fırsat ve imkanlara kavuşmuş (sonradan görme, gavurdan dönme) mahluklar çocuklarına neler telkin ediyorlar neler!.. “Ah yavrum, bak biz buralara gelene kadar ne sıkıntılar çektik. Kimse bize acımadı, sahip çıkan olmadı. Dünyanın kanunu bu, güçlü isen hayatta kalırsın. Sadece kendini düşün. Sen iyi ol, diğeri gebersin. Senin zevkin, sefan ne gerektiriyorsa hiç çekinme onu yap. Başkaları ne der, başkalarına rahatsızlık verir miyim diye hiç düşünme. Ne yaşarsan yanına kar kalır evladım, vs.” sözler…
Bakın şimdi büyük şehirlerde, toplu yaşam ve toplu taşıma ortamlarında ya da bir apartman hayatında denk geldiğimiz sureti insan fakat ruhu şeytan ve fikri hayvanların çokluğu bizleri ürkütmüyor desek yalan olur. Evlatlarımıza ilk eğitimi bizlerin vermesi gerektiğini elbet herkes biliyordur. Siz temeli sağlam atmazsanız ne yazık ki okullar ve öğretmenlerin sizin çocuklarınıza vereceği sadece kuru bir bilgiden öteye gitmez. Okulun ve öğretmenlerin evlatlarınıza; ahlak, maneviyat, edep, saygı ve haysiyet veremeyeceğini anladığınızda ise her şey için çok geç olacaktır. Ben 41 yaşındayım sevgili dostlar. İki tanede rabbimin emaneti evladım var. Peki, sen neyi telkin ediyorsun çocuklarına diyorsanız? Had bilmeyi, sevgiyi, saygıyı ve elbette hayayı!.. Telkinle iş bitmiyor tabii. Kendimiz bu telkinleri hayatımıza tatbik etmez isek nasıl örnek olabiliriz.
Örneğin; Ben bir sofrada kendimden büyük olan yemeğe başlamadan kesinlikle o sofradan bir lokma dahi almam. Aynı şekilde çocuklarıma da daha 4, 5 yaşlarındayken bunu öğrettim. Dedeleri, neneleri ve diğer aile büyüklerimiz “Daha onlar çok küçük yiyiversinler canım” dediklerinde bile bu kararlılığımı gösterdim. Hayır, bunu bu şekilde öğrenecekler dedim. Biraz geç başlasalar açlıktan ölmezler. Ancak edebi, saygıyı, hürmeti şimdiden öğrenmezlerse toplumumuzun yapısı ölür dedim. Sonraki zamanlarda büyüklerimde ne kadar doğru bir şey yaptığımı fark ettiler. Ve inanın sadece bu öğreti bile birçok şeyi yoluna sokmamda, evlatlarımızı şekillendirmemizde bize bir mihenk taşı oldu. Şimdi ben yol üzerinde insanların takılıp düşmesine sebep olacak bir engel gördüğümde onu bir kenara çekiyorum ya çocuklarımda benimle yarış ediyor. Baba ne olur şunu da ben koyayım kenara, bu sevabı da ben alayım olmaz mı diyor. Hiç olmaz olur mu evladım diyorum sevinerek. Çok şükür!
Çocuklarımıza önce kendimiz uygulayarak şunları telkin etsek ne kaybederiz. “Bir ekmek parçası ayak altında ezilmesin diye onu bir ağacın dibine koymak. Karıncayı dahi ezmemek için dikkatli yürümek. Kedi, köpek veya herhangi bir hayvana eziyet değil merhamet etmek. Olur olmaz vakit ve yerlerde boğazı kazımamak, affedersiniz balgam çıkarmamak, yerlere tükürmemek. Esnerken ağızı kapatmak. Aksırdığında avucunu değil de kolunu kalkan yapmak. Toplu taşımayı kullandıktan, para elledikten, tuvalete girdikten sonra insanlarla tokalaşmadan evvel elleri yıkamak. Yolda yürürken, merdivenden inip çıkarken, toplu taşımadayken kendimizden büyüklere yer vermek. Alt, üst yada yan komşularımızı rahatsız edecek kadar yüksek sesle konuşmamak, sonses TV izlememek. Tabanlarını yere vurdurarak, hoplayıp, tepişerek evde yürümemek. Hiçbir şartta ve koşulda gürültü yapmamak. Hele hele sabah erkenden ya da gece 23 den sonra eve giriş yada çıkışta komşular rahatsız olmasın diye parmak uçlarında yürümek. ” Bunlara toplumun geneli uysa ne güzel olur değil mi?
Geleceğimizi emanet edeceğimiz evlatlarımıza önce kendimiz iyi birer rol model olmalıyız. Bu hususlarda bulunduğunuz ortamlarda bu örnek davranışları önce siz sergilerseniz görün bakın çocuklarınız nasıl daha erdemli, saygılı birer şahsiyet haline dönüşecekler. Niyetimiz, gayemiz evlatlarımızın sadece, iyi bir mühendis, başarılı bir doktor olması değil, öncelikle iyi bir insan hayırlı bir Müslüman olmaları için düzgün bir karaktere ve kişiliğe büründürmek olmalıdır.
Kısacası her fert kendine yakışanı yapacaktır. Gül bahçesine giren gül kokar. Karga kargayla, kartal kartalla uçar. Ve tabii ki, “Aslan yavrusu yine aslandır!” demiş büyükler… Yani çakalın yavrusundan aslan olmasını bekleyemeyiz.
Bizim niyetimiz hayırlı bir evlat yetiştirmek olmalı ama lafta kalmamalı. Kimseye bir zararı dokunmadığı gibi mümkün olduğunca iyilik için çaba harcayan, hayırda yarışan nesiller yetiştirmektir niyetimiz.
Can dostlarım biliyorsunuz ki, ‘Ne ekersek onu biçeceğiz’. TV ekranlarında görüyoruz, hayretle ve dehşetle izliyoruz değil mi? Anne ve babasını, döven, öldüren, zulmeden çocuklar bizim çocuklarımız da olabilir!.. Vakit çok geç olmadan, eğmeye, eğikse düzeltmeye vakit varken taze fidanlarımızı, yavrularımızı şimdi eğelim, eğikse düzeltelim, çok geç olmadan. Haydi!..
Niyetimiz belli!.. Biz öyle bir nesil istiyoruz ki;
Edep ve haya en önemli ölçüsü olsun. Adaletten şaşmasın. Emanete yan gözle bakmasın. Vatanına, imanına bağlı olsun. Zararından kaçılan değil, dostluğuna hasret kalınan Salih bir insan olsun.
Niyetlerimiz hayır, akıbetimiz hayır olsun!..
- Herkes doğrumu biz doğru isek? - 2 Eylül 2024 Pazartesi
- Sağlıklı Yaşam İpuçları - 9 Şubat 2024 Cuma
- Başarının en önemli formülü azim ve disiplindir - 19 Temmuz 2023 Çarşamba
- Öğütler - 24 Haziran 2023 Cumartesi
- Bioenerji Şifasının Amacı - 1 Mayıs 2023 Pazartesi
- Bioenerji nedir, nasıl faydalar sağlar? - 10 Şubat 2023 Cuma
- Negatifi Hayatınızdan Çıkarın - 4 Ocak 2023 Çarşamba
- Biyolojik alanımız ve şifa - 15 Aralık 2021 Çarşamba
- Bioenerji, Esma-ül Hüsna ve Dua - 3 Şubat 2020 Pazartesi
- Mayamız mı ekşidi? - 24 Aralık 2019 Salı
- Bioenerji ile şifalan - 6 Kasım 2018 Salı
- Vakit Değiştirme Vakti!.. - 22 Haziran 2018 Cuma
- Niyet hayır, akıbet hayır - 23 Mart 2018 Cuma
- Öldük, bittik demeden silkelenip kendimize gelelim! - 25 Ocak 2018 Perşembe
- Boş yere yaratılmadın!.. - 26 Eylül 2017 Salı
- Piknik notları ve İlkyardım - 2 Ağustos 2017 Çarşamba
- Aziz dostumun acı hayat tecrübesi - 8 Mart 2017 Çarşamba
- İŞTE ÇAY SİMİT HESABI, İŞTE EKONOMİMİZ!.. - 29 Kasım 2016 Salı
- Ne Günlere Kaldık - 21 Ekim 2016 Cuma
- İlkyardımcılara kim yardım edecek!.. - 8 Nisan 2016 Cuma
- Akıllı Adam Olmak! - 1 Mart 2016 Salı
- Nereye Gidiyoruz, Hani Kalkınma!.. - 16 Aralık 2015 Çarşamba
- Kim bu Fos Osmanlıcılar... - 28 Ekim 2015 Çarşamba
- KÖTÜ YÖNETİCİ VE DECCAL - 2 Eylül 2015 Çarşamba
- Müslümanların Helakı!.. - 14 Temmuz 2015 Salı
- Kimse yapamaz, Ak Parti yapar!.. - 22 Mayıs 2015 Cuma
- YALANCI MAĞRURLAR BİZE YABANCI - 29 Nisan 2015 Çarşamba
- Memleketi Mahveden Beceriksizler - 26 Mart 2015 Perşembe
- Kepazelik diz boyu, hangisini sayalım? - 27 Şubat 2015 Cuma
- İDEAL TOPLUM HAYAL Mİ? - 3 Ocak 2015 Cumartesi
- Dönüşen Dönüşsün, Sen Dönüşme!.. - 25 Kasım 2014 Salı
- Türkiye’nin ateşle dansı!.. - 25 Ekim 2014 Cumartesi
- Osmanlı geçinen, Aslından Kopuk Paçozlar - 17 Eylül 2014 Çarşamba
- Hayır, hayır yüz bin kere hayır!.. - 6 Ağustos 2014 Çarşamba
- İSLAM, SİYASET, YÖNETİM - 24 Haziran 2014 Salı
- Siyonizm-Türklere Karşı Yahudinin Pis Oyunları - 22 Mayıs 2014 Perşembe
- Bir Gençlik!.. - 11 Nisan 2014 Cuma
- OY’un BÜYÜK, İYİ AMA KİME OY VERELİM? - 24 Mart 2014 Pazartesi
- Ben Kimden Tarafım 2 - 28 Şubat 2014 Cuma
- 1997 ile 2014 arasında fark görebiliyor musunuz? - 29 Ocak 2014 Çarşamba
- CEMAAT, HÜKÜMET, MENFAAT - 30 Aralık 2013 Pazartesi
- YALAN YANLIŞ EĞİTİMİMİZ!.. - 26 Kasım 2013 Salı
- Kanlı Ellerin Kanlı Projesi: BOP - 30 Ekim 2013 Çarşamba
- Dünya Liderini Dinliyorum!.. - 21 Eylül 2013 Cumartesi
- Ah O Gemide Bende Olsaydım!.. - 13 Temmuz 2013 Cumartesi
- Tarlaya Neler Ektik?.. - 11 Mayıs 2013 Cumartesi
- Saptırıcı Liderler - 26 Mart 2013 Salı
- İslam’a dönen Müslümanlar - 20 Şubat 2013 Çarşamba
- Asgari Ücret ile Asgari 3 Çocuk mu? - 23 Ocak 2013 Çarşamba
- Politika Tesadüf Mü, Komplo Mu? - 26 Aralık 2012 Çarşamba
- AŞK ADAMI MI?.. KAÇIP FIRDÖNEN Mİ?.. - 19 Kasım 2012 Pazartesi
- KIYAMET NE ZAMAN? - 22 Ekim 2012 Pazartesi
- Sadıklarla olmak - 2 Ekim 2012 Salı
- Fitre ve Çay Simit Hesabı - 28 Ağustos 2012 Salı
- Canlı Müslüman İstiyoruz!.. - 24 Temmuz 2012 Salı
- Cinsi Bozuklar - 28 Haziran 2012 Perşembe
- Karakterli Müslüman!.. - 1 Haziran 2012 Cuma
- Aslından Koparılmış Protestanlar - 2 Mayıs 2012 Çarşamba
- Haktan Yana Olmak - 21 Mart 2012 Çarşamba
- Lider ve Sistem 2 - 24 Şubat 2012 Cuma
- LİDER ve SİSTEM - 4 Şubat 2012 Cumartesi
- KISSADAN HİSSE!.. - 11 Ocak 2012 Çarşamba
- Allah İçin Çalışmak!.. - 26 Aralık 2011 Pazartesi
- Cihad Ne Demek? - 10 Aralık 2011 Cumartesi
- Batı:Tek Dişi Kalmış Canavar!.. - 4 Kasım 2011 Cuma
- HAYIRLARA MOTOR, ŞERLERE FREN - 15 Ekim 2011 Cumartesi
- DEĞİŞİM : “Tekamül mü, Tahribat mı?” - 16 Eylül 2011 Cuma
- İnandığın Gibi Yaşa Türkiyem - 22 Ağustos 2011 Pazartesi
- BEN KİMDEN TARAFIM?..!.. - 25 Temmuz 2011 Pazartesi
- Bereket Dönemi "28 Haziran 1996 ile 2 Temmuz 1997" - 7 Temmuz 2011 Perşembe
- Ya Güdersin Ya Gidersin - 19 Haziran 2011 Pazar
- Seçim Sonuçları Ne Gösterdi? - 13 Haziran 2011 Pazartesi
- Seçime Doğru;"Arz-ı Mev’ud ve Horoz Dövüşü" - 10 Haziran 2011 Cuma
- Erbakan’ı Sevmek!.. Tavizi Sevmemek!.. - 6 Haziran 2011 Pazartesi
- Hedef 2023, İstanbul Ayasofya Maratonu - 1 Haziran 2011 Çarşamba
- Hayalüstü Hayaldi!.. Gerçek Oldu!.. - 25 Mayıs 2011 Çarşamba
- NE HALLERDEYİZ 2 - 19 Mayıs 2011 Perşembe
- 2.Abdülhamit, Erbakan ve Tekerrür - 11 Mayıs 2011 Çarşamba
- Hak ile Batılı karıştırmayalım 2 - 28 Nisan 2011 Perşembe
- DÜNYANIN EN BÜYÜK ADALET SARAYI - 8 Nisan 2011 Cuma
- Hak İle Batılı Karıştırmayalım - 26 Mart 2011 Cumartesi
- ORGANİK MAYAMIZ “İSLAM !..” - 17 Mart 2011 Perşembe
- DİYALOG VE TOPRAK SATIŞININ PERDE ARKASI - 6 Mart 2011 Pazar
- SUCUĞUNDA TADI KAÇTI!.. - 28 Şubat 2011 Pazartesi
- Ne Hallerdeyiz ? - 11 Şubat 2011 Cuma
- Ya AKP Olmasaydı !.. - 1 Şubat 2011 Salı