Aziz dostumun acı hayat tecrübesi
- 8 Mart 2017 Çarşamba
- Bu yazı 14126 kez okundu
Merhaba kıymetli dostlar, aziz okuyucular!..
Bu yazımda sizlerle her zamanki yazılarımdan farklı bir tarzda, içimizden olan bir insanın, yakın bir dostumun başından geçen üzücü ve kahredici bir yaşam öyküsünü paylaşmak istiyorum. Aktarmaya çalışacağım bu hayat hikayesinde sizde kendinizden bir parça bulacaksınız diye düşünüyorum.
Hikayesini paylaşacağım dostumla 30 yılı aşan bir arkadaşlığımız ve kader birliğimiz var. Doğal olarak pek çok sorun ve sıkıntılarımızı birbirimize anlatırız. Dostum yılların dert ve problemleriyle çok dolmuş olacak ki hem hüzünlendi hem sinirlendi bana bunları aktarırken… Tabii ben bu yaşadıklarını okurlarıma iletmek istiyorum müsaadenle diyerek izin almayı da unutmadım… Bu dramı yazmam için müsaade eden aziz dostum Hasan’a tekrar teşekkür ediyorum.
Hasan 18 sene önce kıymetli Annesini kaybetti. Birkaç sene sonra Babası başka bir kadınla evlendi. Hasan Babasıyla aynı binada ikamet etmekteydi. Daha o zamanlardan problemler yaşanmaya başladı. Hasan ilk zamanlar bu evliliği kabullenemedi. Ama Babasının daha fazla üzülmesine gönlü razı olmadığından istemeyerek de olsa baş eğdi ve kabullendi. Bir gün bu kadının oğlu ailesiyle beraber Babasına misafir oldu. Hasan yine delikanlılık yapıp hoş geldiniz demeye Babasının evine çıktığında ne görsün, kadının oğlu olan adi herif Babasının yanında ayak ayak üstüne atmış sigara içiyor. Başından kaynar sular dökülmüş. Tam herife hamle yapacakken Babası farkına varıp Hasanı sakinleştirip yerine oturtuyor. Bu yetmezmiş gibi bu edepsiz kadın, rahmetli annesinden babasına karşı sesini yükseltmek, ters konuşmak, edepsiz hitaplarda bulunmak gibi şeylere hiç şahit olmamışken, bu kadın babasına karşı laf aralarında, ‘’salak’’, ‘’manyak’’ vb sözleri söylemekteymiş. Babasıyla bu durumu konuştuğunda oğlum ne yapacaksın bazı şeylerine katlanacağım deyip geçiştiriyormuş.
Kadının tekin pabuç olmayan bir kızı varmış. Evli olmasına rağmen girdiği işlerde rahat durmuyor ve insanların yuvalarını yıkıyormuş. En sonunda boşanmış. Kadının ısrarıyla Hasanın Babası bu kızı kendi binasındaki boş daireye yerleştirmiş. Ama kız burada da rahat durmamış. Peşine adam takıp getirmeler gece geç saatte eve gelmeler başlamış. Hatta bir gün o kadar ileri gitmiş ki Hasan ve Babasının gözleri önünde eve yabancı bir erkeği almış. Daha önceki birkaç olayda olduğu gibi o gece de Babası kadın ile tartışmış. Kızın böyle edepsizlikler yapamaz benim hanemde, ben Hocayım, Hacıyım ne derler sonra benim hakkımda. Şıllık kızın defolsun gitsin, istemiyorum böyle birini hanemde demiş. Normalde bir anneden ne beklenir. ‘’Kızım yapma etme, benim yuvamı da yıkacaksın, aklını başına al’’ demesi gereken kadın şöyle söylemiş ‘’ Kızım giderse bende giderim’’…
Bu ve buna benzer olaylar yaşanıp Babası hem bu kadını hem de kızını kovma aşamasına gelmişken, ‘’her şey bitti çok şükür bu çirkef insanlardan hem Babam hem de biz kurtulacağız artık, bu kez Babam kesin def etti bunları’’ dediklerinin ertesi günü işler tersine dönüyormuş. Bir akşam önce oğluna gelip, ‘’ bu şerefsizleri def ettim, Allah cezalarını versin’’ diyen adam bir akşam sonra kadın ve kızıyla gülüşmeler, sohbetler ediyormuş. Ve buna şahit olan Hasan, Babasına hayırdır ne oluyor baba demek için yanına çıktığında Hasanın babası Hasana ve Hasanın küçücük çocuklarına ‘’yani torunlarına’’ bile düşmanca ve sinirli ses tonuyla cevap verip Hasanı yanından kovuyor ve defolun gidin, çıkın evimden kiralarda burnunuz sürtsün demiş… Buna benzer kaç deneyim yaşamış Hasan. Başlarda anlam verememiş. Ama sonra taşlar yerine oturmuş. ‘’Babama büyü yapıyor bu kansızlar demiş’’, bunun başka bir açıklaması olamaz değil mi?
Hasanın babası 2 sene evvel kanser hastalığına tutulmuş. Tedavi sürecinde birkaç kez ameliyat geçirmiş. Son aylarında da kemoterapi uygulanmış. Hasanın abisi yıllardır ortada yokken babasının rahatsızlığı döneminde birden peydah olup babasını o düşkün halindeyken bile maddi manevi mağdur edip sırra kadem basmış. Birde ablası var Hasanın, normal zamanlarda hiç Hasan ile bağ kurmayan bir abla. Eniştesi ablasını üzdüğünde ablası babasından önce Hasanın kapısını çalmış. Hasan her şeye rağmen ablasına kapısını kapatmamış. Ablasının sorununu dinleyip Babasına ablasının mağdur olduğunu uygun bir şekilde anlatıp bu evliliğin yürüyemeyeceğini aktarmış. Ablasına ağabeylik yapmış, kol kanat germiş tabiri caizse… İşte bu ablada Hasanın babasının bu rahatsızlığı döneminde Babasının yanında refakatçi kalınması gereken dönemlerde gönülsüzce zoraki birkaç kez refakatçi kalmış. Babasının karısı olacak o hain kadın refakatçilikten bıktım, babanıza birazda siz bakın demeye getirmiş durumu. Zaman zaman kadını dinlendirmek için Hasan işlerinin yoğunluğuna rağmen refakatçi kalmaya gayret ediyormuş. Zaten kadın da hep Hasana şunu söylüyormuş ‘’Hasan nerde, Hasan gelsin yanıma’’ hep seni istiyor Baban diyormuş. Kadının dırdırları devam ettiği son dönemlerde Hasanın ablası tek başına yaşayıp, hiçbir sorumluluğu olmamasına karşın işinden ayrılıp ta babama ben bakarım dememiş. Babası da kızının kendisine karşı olan ilgisizliğini zaten biliyor ve yanında pek istemiyormuş. Hasan ise o dönemde eşi ve çocuklarının sorumluluğuna rağmen işi bırakma aşamasına kadar gelmiş, yeter ki Babam bu lanet kadının eline mahkum olmasın diye…
Hasanın babası vefatından 40 gün kadar önce tüm banka hesaplarını, şifrelerini Hasana vermiş ve çevredeki alacaklarını bir bir Hasana anlatmış. Oğlum bu hesaptaki para ve alacaklarım senin hakkın, kesinlikle bu şeytanlara yedirme. Bunun kızı edepsizlik yaparsa fırsat verme. İnsan gibi oturacaksa otursun, kirasını da al. Evlere de sahip çık demiş. Hasan tabii baba merak etme, sen iyi olacaksın inşallah sen bunları düşünme demiş. Ama babası oğlum ben hissediyorum, vaktim yaklaştı. Ama eğer iyi olursam hal çaresine bakacağım.
Bu yaştan sonra bu kadını boşayamam çünkü etraftan ayıplarlar demiş. Ablan ile abin olacak o rezillere de yapacağımı biliyorum demiş. 4 daireden 2 sini sana vereceğim. Maaşımı da ablan ile bu kadın paylaşacaklar zaten. Bu şeytan kadın, ablan ve abin de kalan 2 daireyi paylaşsınlar, birbirlerini yesinler demiş. Ama eğer bunlara güç yetiremeden bu paylaşımı yapamadan ölürsem hakkını helal et. Ben seni hep geri plana attım, ‘’sen abinin tırnağı olamazsın’’ deyip seni üzdüm. Ama şimdi görüyorum ki rahmetli annenin dediği doğru çıktı. ‘’Bize bir tek Hasan dan fayda var bey’’ derdi bana demiş…
Yine bir gün babasının son 5 günü kala hastanede oldukları bir sırada hain kadın ile Hasan arasında şu diyalog yaşanmış. Kadın gene ‘’off sıkıldım, daraldım’’ diye dırdır ederken Hasan kadını koridora almış ve ‘’sen çok sıkıldın, bunaldın’’, ‘’İyisi mi sen git dinlen’’, ücreti neyse bir şekilde karşılayacağım ve ben babama bakıcı tutacağım seninle de yolumuza ona göre devam edeceğiz demiş Hasan. Kadın tabii şeytan, anlamış Hasanın mesajını. ‘’Aaa Hasan, o benim kocam, ben ona bakarım, yeter ki iyi olsun da’’ diye gevelemeye başlamış.
Heyhat Hasanın babası hakkın rahmetine kavuşmuş. Hasanın çok yakınında oturan Dayısı, yengesi ve kocaman çocukları vefat haberini alınca gece yarısı üst kata çıkıp timsah gözyaşları döken hain kadını avutmaya gitmişler. Hasan vefat haberinin şokunu üzerinden atıp cenazeyi nasıl alacağını düşündüğü 25,30 dakikalık süre içinde ne dayısı nede yeğenlerinden bir destek alamayınca uzaktaki bir arkadaşını arayıp yardım istemiş. Arkadaşını da alıp koca İstanbul da yoğun bakımlarda yer olmadığı için evlerinden 50 km uzaktaki bir özel hastaneye yatırılmak zorunda kalınan babasının cenazesini teslim almış. Yalandan timsah gözyaşlarıyla ağlayan hain kadın ve avanesi cenaze evin önüne getirildiğinde tabuta kapanıp bağrışmaya başladığında Hasan onlara çıkışmış, kovmuş. Bu zaten iplerin koptuğu Hasan ve ailesinin çilesinin başladığı günmüş.
Babasının tabiriyle bu şeytanlar ‘’Bundan sonra rahat gün göstermediler a dostum’’ dedi Hasan bana… Onun o durumu çok koydu bana. Eski günlerimize gitti kafam. Bende biliyordum ve şahit olmuştum Hasan ve ailesinin o binayı nasıl yokluklarla meydana getirdiklerini. Lise yıllarımız dahil harçlık nedir bilmediğini. Abisinin eskiyen pantolonlarını, annesinin yamalayıp Hasan’a giydirdiğini. Evlerinin inşaatlarında 9, 10 yaşlarındayken dahi tuğla taşıdığına, kum çektiğine ben de şahidim. Ne zorluklarla o evlerin yapıldığını ben de biliyorum…
Hain kadın ve kızı hiç rahat durmamışlar babasının vefatından sonra. Meydan onlara kalmış tabii. Babasının haz etmediği insanları davet edip geç saatlere kadar hoplayıp zıplamalar, kahkahalar, türlü rezilliklerle dolu aylar geçmiş. Üst katta tepinmişler bir şey yapamamış. Bir şeyler söylemiş ama ne çare. Onlar da yüz ne arar daha da kudurmuşlar. Hasanın eşi demiş ki, ‘’aman bey, bu çirkeflerle uğraşma, iftira ederler, bu şeytanlar büyüde yapar yuvamızı yıkarlar’’ yapma etme deyip sakinleştirmiş Hasanı…
Hasan ne yazık ki dişleriyle tırnaklarıyla meydana getirdikleri, rahmetli Annesi ve Babasının emaneti olan kendi hanelerinde sanki el gibi bir hale düşmüş. Sonra kadının kızı evlenmiş. 10 ay kirasını da vermediği daireyi boşaltmış. Kira vermediği yetmezmiş gibi son faturalarını da ödememiş. Elektrik, su ve doğalgaz borcundan dolayı kapatılmış. İnsanların ben Müslüman’ım deyip de nasıl bu kadar alçaldığının, insanlık onurunun nasıl ayaklar altına alındığının tecrübe edilmiş acıklı bir hikayesi bu.
Bu kadar kelamdan sonra şu söylenebilir ey anneler babalar ve vasiyet edecek mülkü ve parası olanlar ne olur adil ve güzel bir paylaşım ile orta yolu bulun ve öz evlatlarınızın (eğer size karşı isyankar değillerse) mağdur olmasına sebep olacak durumlara yol açmayın…
Daha güzel, hayırlı günlerde buluşmak duasıyla…
- Herkes doğrumu biz doğru isek? - 2 Eylül 2024 Pazartesi
- Sağlıklı Yaşam İpuçları - 9 Şubat 2024 Cuma
- Başarının en önemli formülü azim ve disiplindir - 19 Temmuz 2023 Çarşamba
- Öğütler - 24 Haziran 2023 Cumartesi
- Bioenerji Şifasının Amacı - 1 Mayıs 2023 Pazartesi
- Bioenerji nedir, nasıl faydalar sağlar? - 10 Şubat 2023 Cuma
- Negatifi Hayatınızdan Çıkarın - 4 Ocak 2023 Çarşamba
- Biyolojik alanımız ve şifa - 15 Aralık 2021 Çarşamba
- Bioenerji, Esma-ül Hüsna ve Dua - 3 Şubat 2020 Pazartesi
- Mayamız mı ekşidi? - 24 Aralık 2019 Salı
- Bioenerji ile şifalan - 6 Kasım 2018 Salı
- Vakit Değiştirme Vakti!.. - 22 Haziran 2018 Cuma
- Niyet hayır, akıbet hayır - 23 Mart 2018 Cuma
- Öldük, bittik demeden silkelenip kendimize gelelim! - 25 Ocak 2018 Perşembe
- Boş yere yaratılmadın!.. - 26 Eylül 2017 Salı
- Piknik notları ve İlkyardım - 2 Ağustos 2017 Çarşamba
- Aziz dostumun acı hayat tecrübesi - 8 Mart 2017 Çarşamba
- İŞTE ÇAY SİMİT HESABI, İŞTE EKONOMİMİZ!.. - 29 Kasım 2016 Salı
- Ne Günlere Kaldık - 21 Ekim 2016 Cuma
- İlkyardımcılara kim yardım edecek!.. - 8 Nisan 2016 Cuma
- Akıllı Adam Olmak! - 1 Mart 2016 Salı
- Nereye Gidiyoruz, Hani Kalkınma!.. - 16 Aralık 2015 Çarşamba
- Kim bu Fos Osmanlıcılar... - 28 Ekim 2015 Çarşamba
- KÖTÜ YÖNETİCİ VE DECCAL - 2 Eylül 2015 Çarşamba
- Müslümanların Helakı!.. - 14 Temmuz 2015 Salı
- Kimse yapamaz, Ak Parti yapar!.. - 22 Mayıs 2015 Cuma
- YALANCI MAĞRURLAR BİZE YABANCI - 29 Nisan 2015 Çarşamba
- Memleketi Mahveden Beceriksizler - 26 Mart 2015 Perşembe
- Kepazelik diz boyu, hangisini sayalım? - 27 Şubat 2015 Cuma
- İDEAL TOPLUM HAYAL Mİ? - 3 Ocak 2015 Cumartesi
- Dönüşen Dönüşsün, Sen Dönüşme!.. - 25 Kasım 2014 Salı
- Türkiye’nin ateşle dansı!.. - 25 Ekim 2014 Cumartesi
- Osmanlı geçinen, Aslından Kopuk Paçozlar - 17 Eylül 2014 Çarşamba
- Hayır, hayır yüz bin kere hayır!.. - 6 Ağustos 2014 Çarşamba
- İSLAM, SİYASET, YÖNETİM - 24 Haziran 2014 Salı
- Siyonizm-Türklere Karşı Yahudinin Pis Oyunları - 22 Mayıs 2014 Perşembe
- Bir Gençlik!.. - 11 Nisan 2014 Cuma
- OY’un BÜYÜK, İYİ AMA KİME OY VERELİM? - 24 Mart 2014 Pazartesi
- Ben Kimden Tarafım 2 - 28 Şubat 2014 Cuma
- 1997 ile 2014 arasında fark görebiliyor musunuz? - 29 Ocak 2014 Çarşamba
- CEMAAT, HÜKÜMET, MENFAAT - 30 Aralık 2013 Pazartesi
- YALAN YANLIŞ EĞİTİMİMİZ!.. - 26 Kasım 2013 Salı
- Kanlı Ellerin Kanlı Projesi: BOP - 30 Ekim 2013 Çarşamba
- Dünya Liderini Dinliyorum!.. - 21 Eylül 2013 Cumartesi
- Ah O Gemide Bende Olsaydım!.. - 13 Temmuz 2013 Cumartesi
- Tarlaya Neler Ektik?.. - 11 Mayıs 2013 Cumartesi
- Saptırıcı Liderler - 26 Mart 2013 Salı
- İslam’a dönen Müslümanlar - 20 Şubat 2013 Çarşamba
- Asgari Ücret ile Asgari 3 Çocuk mu? - 23 Ocak 2013 Çarşamba
- Politika Tesadüf Mü, Komplo Mu? - 26 Aralık 2012 Çarşamba
- AŞK ADAMI MI?.. KAÇIP FIRDÖNEN Mİ?.. - 19 Kasım 2012 Pazartesi
- KIYAMET NE ZAMAN? - 22 Ekim 2012 Pazartesi
- Sadıklarla olmak - 2 Ekim 2012 Salı
- Fitre ve Çay Simit Hesabı - 28 Ağustos 2012 Salı
- Canlı Müslüman İstiyoruz!.. - 24 Temmuz 2012 Salı
- Cinsi Bozuklar - 28 Haziran 2012 Perşembe
- Karakterli Müslüman!.. - 1 Haziran 2012 Cuma
- Aslından Koparılmış Protestanlar - 2 Mayıs 2012 Çarşamba
- Haktan Yana Olmak - 21 Mart 2012 Çarşamba
- Lider ve Sistem 2 - 24 Şubat 2012 Cuma
- LİDER ve SİSTEM - 4 Şubat 2012 Cumartesi
- KISSADAN HİSSE!.. - 11 Ocak 2012 Çarşamba
- Allah İçin Çalışmak!.. - 26 Aralık 2011 Pazartesi
- Cihad Ne Demek? - 10 Aralık 2011 Cumartesi
- Batı:Tek Dişi Kalmış Canavar!.. - 4 Kasım 2011 Cuma
- HAYIRLARA MOTOR, ŞERLERE FREN - 15 Ekim 2011 Cumartesi
- DEĞİŞİM : “Tekamül mü, Tahribat mı?” - 16 Eylül 2011 Cuma
- İnandığın Gibi Yaşa Türkiyem - 22 Ağustos 2011 Pazartesi
- BEN KİMDEN TARAFIM?..!.. - 25 Temmuz 2011 Pazartesi
- Bereket Dönemi "28 Haziran 1996 ile 2 Temmuz 1997" - 7 Temmuz 2011 Perşembe
- Ya Güdersin Ya Gidersin - 19 Haziran 2011 Pazar
- Seçim Sonuçları Ne Gösterdi? - 13 Haziran 2011 Pazartesi
- Seçime Doğru;"Arz-ı Mev’ud ve Horoz Dövüşü" - 10 Haziran 2011 Cuma
- Erbakan’ı Sevmek!.. Tavizi Sevmemek!.. - 6 Haziran 2011 Pazartesi
- Hedef 2023, İstanbul Ayasofya Maratonu - 1 Haziran 2011 Çarşamba
- Hayalüstü Hayaldi!.. Gerçek Oldu!.. - 25 Mayıs 2011 Çarşamba
- NE HALLERDEYİZ 2 - 19 Mayıs 2011 Perşembe
- 2.Abdülhamit, Erbakan ve Tekerrür - 11 Mayıs 2011 Çarşamba
- Hak ile Batılı karıştırmayalım 2 - 28 Nisan 2011 Perşembe
- DÜNYANIN EN BÜYÜK ADALET SARAYI - 8 Nisan 2011 Cuma
- Hak İle Batılı Karıştırmayalım - 26 Mart 2011 Cumartesi
- ORGANİK MAYAMIZ “İSLAM !..” - 17 Mart 2011 Perşembe
- DİYALOG VE TOPRAK SATIŞININ PERDE ARKASI - 6 Mart 2011 Pazar
- SUCUĞUNDA TADI KAÇTI!.. - 28 Şubat 2011 Pazartesi
- Ne Hallerdeyiz ? - 11 Şubat 2011 Cuma
- Ya AKP Olmasaydı !.. - 1 Şubat 2011 Salı